Hiç, bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kad...ar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
...hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artik sonunun “Pi” hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…
Hiiç…
hiç…
bir hiç…
Can Dündar
6 Ağustos 2012 Pazartesi
22 Temmuz 2012 Pazar
19 Mart 2012 Pazartesi
Gerizekalı (Yiğit Özgür)
![]() |
Yiğit Özgür - Gerizekalı |
Sabah saat sekizde uyanıyorum. Oğlum
Keremsu'yu okuluna götürüyorum, ama bırakmıyorum. Çünkü okulu çok pis.Özel
hocası var, onu alıp eve geçiyoruz. Ne olur ne olmaz, dersten önce hocayı
güzelce yıkıyorum. Kirini bokunu iyice akıtıyorum.
Onlar derse başlayınca ben de
gazetelere göz gezdiriyorum. Siyasetle yakından ilgiliyim. Ak Partisi, CHPC-e,
MHKP-C, hepsini biliyorum. Terör örgütü KKTC'den nefret ediyorum. Ülkemizi
bölmek isteyenler defolup gidebilirler mi lütfen?...Teşekkürleeeer
Ülkemizde yaşayan insanların aç ve
işsiz olmaları, pis kokmaları beni çok üzüyor. Dört kişilik bir ailenin mutfak
masası çok küçük bence. Orada yiyemezler. Dolayısıyla aç kalıp pis kokarlar.
Kişi başına düşen gayrı sufi filli hafıza da çok düşük. Arttırılabilir mi
lütfen?
5 Mart 2012 Pazartesi
Komplo Teorisi
![]() |
Yiğit Özgür - Komplo Teorisi |
- "Dünyanın en uzun köprüsü Hindistan ile Sri Lanka arasında planlanıyor"
- İyi ama madem en uzun köprü Hindistan ile Sri Lanka arasında olacak.
- Öyleyse neden srilankayı daha önceden...
- Aman Tanrım...
- Yoo sanmıyorum..
- Ya da...
- Yok canım...
- FAKAT?!
- Hayır.. Hayır...
- Bi saniye...
- Yok yok...
- He he he hee...
- Yoo!..
- Hindist..
- Haaayııır..
- Ee?!.
- Vaaay..
- Hihihihihi!..
- Neeee?..
+ ÇAAT!!!
- Ay!.. Acıdı yandı...
29 Şubat 2012 Çarşamba
Cesaretin Var mı Aşka?
27 Şubat 2012 Pazartesi
Go To Power
ESKİDEN
Eskiden;
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden,
Silahlar tahtadan,
Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen
Bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz,
Sokaklar karanlık,
21 Şubat 2012 Salı
Şakacı Tavır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)